Çocuk ve ergenlere her zaman olmasa da psikiyatrik-psikofarmakolojik ilaç tedavileri rahatlıkla uygulanabilir. Çocuk ve ergenlerde bazı psikiyatrik bozuklukların ilaçla tedavisinden önce danışmanlık, psikoeğitim, psikoterapi yöntemleri kullanılabilir.
Ailelerin çocuk ve ergenlerde haklı olarak psikiyatrik ilaç tedavilerinden kaçınabildiklerini biliyoruz fakat çocuk ve ergenlerdeki psikiyatrik bozukluklarda yeterli tedavi olmazsa hastalıklar ağırlaşabilir yetişkin döneme sarkabilir, ek psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkabilir ve ayrıca gelişmekte olan beyinde kalıcı olumsuz değişiklikler ortaya çıkabilir.
Bazı ağır nörobiyolojik yönü ağır basan hastalıklarda örneğin; bipolar bozukluk, şizofreni, şizoafektif, psikotik bozukluklar gibi durumlarda ise ilaç tedavisi daha ön plana çıkmaktadır. Bu ağır bozuklukların gelişimi öncesinde bazı öncü bulgular (prodromal dönem) olabilir, bu konuda deneyimleri diğer hekimlerden daha fazla olan çocuk ve ergen psikiyatristleri bu tarz öncü durumlar için bulgulara yönelik semptomatik ve nöroprotektif-sinir hücresi koruyucu tedavileri daha dikkatli bir şekilde ayarlayabilirler.
Son yıllarda çocuk ve ergenlerde sadece hastalıklar değil, semptomlara yönelik bireyselleştirilmiş tedaviler ön plana çıkmaktadır.
Özel gereksinim gerektiren otizm veya zihinsel yetersizlik gibi durumları tamamen tedavi eden psikiyatrik ilaçlar bulunmamakla birlikte bu bozukluklarda görülen zorlayıcı davranışlar, tekrarlayıcı, stereotipik, obsesif-kompülsif bulgular, hiperkinezi, hiperaktivite, dikkat sorunları, saldırganlık, agresyon, öfke kontrol sorunları, kendine ve etrafına zarar verme, irritabilite, uyku sorunları, uygunsuz davranışlar, uygunsuz cinsel davranışlar, anksiyöz-depresif bulgular, psikoza ya da bipolar bozukluğa benzer tablolar… gibi hasta ve yakınlarının hayat kalitesini önemli derecede bozan bulgulara yönelik semptomları azaltmaya yönelik semptomatik ilaç tedavileri denenebilmektedir.
Çocuk ve Ergenlerde depresyon, travmatik yaşantılar sonrası gelişen psikiyatrik bozulmalar, anksiyete-kaygı bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluk gibi bazı bozukluklar ilaç tedavisi gerektirecek düzeyde ise ve buna rağmen psikiyatrik-psikofarmakolojik ilaç tedavileri uygulanmazsa, erişkinlerden farklı olarak çocuk ve ergenlerin beyinleri halen gelişim içinde olduğundan (bu bozukluklarda kullanılan ilaçlar beyine zarar vermez aksine nöroprotektif yani beyni ve beyin hücrelerini koruyucu etki gösterir) beyinde kalıcı nöronal (sinir) hasar, bilişsel-zihinsel işlevlerde geri dönüşsüz bozulmalar, dikkat sorunları, yetişkinlikte potansiyelini yeterince kullanamama, daha azıyla yetinme, benlik saygısında düşüklük, kendine zarar verme, intihar düşünceleri ve daha ağır psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkabilir ayrıca erişkinlikte; daha ağır hastalık görünümleri, daha fazla psikiyatrik yatış olasılığı, daha uzun tedavi gereksinimi, daha az tedavi yanıtı, travmatik olaylardan daha çok etkilenme, genel sağlıkta bozulma ile ilişkili olabilir.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanısı konulan çocuklarda ilaç tedavileri en ön plana çıkan tedavi stratejileridir. DEHB’de hastanın özellikleri, bulguları ve tedavi yanıtları ve yan etkilere göre uygun ilaç tedavisinin verilmesi; ileride düşük akademik başarı, dışlanma, damgalanma, kişinin kendini damgalaması, düşük benlik saygısı gelişimi, kötü akran gruplarına kayma, kötü durumlar için çabuk yönlendirilme ve kandırılma, okuldan uzaklaşma, diğer psikiyatrik bozuklukların gelişimi, kişilik bozukluklarının gelişimi, suç işleme, madde bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı, kimlik gelişiminde sorunlar, akran sorunları, aile içi ciddi sorunlar, trafik kazaları, intihar ve kaza nedeni ile ölümler, intihar dışı kendine zarar verme davranışları, antisosyal kişilik ve davranım bozukluğu gelişimini, sigara kullanımı riskini belirgin azaltırlar.
Çocuk ve ergenlerde psikiyatrik ilaç tedavilerinden ziyade psikiyatrik bozuklukların tedavi edilmemesinden korkulmalıdır.